Saturday, April 28, 2007

geceyarisi

artik herkesin kendisine su soruyu sormasi gerekiyor. biz demokratik bir ulkede yasamak istiyor muyuz, istemiyor muyuz.

ordunun türk demokrasisi uzerindeki gorunmez elinin gorunur oldugu tarihi aciklamalardan birisini duyduk. bu aciklama bize bir kez daha türkiyede ordunun diledigi zaman diledigi aciklamayi yapmakta beis gormeyen, toplumsal ve siyasal hayata gerekli gordugunde mudahale etmekten geri durmayan bir kurum oldugunu gosterdi.

demokratik rejimlerde, toplumsal ve siyasal konularda ordular sessizdir, dilsizdir. genelkurmayin dun geceki aciklamasiyla birlikte türk silahli kuvvetleri bir kez daha siyasal yasama bir muhtirayla müdahale etti ve secim surecini bana gore hayli gerginlestirdi.

artik ordunun aciklamalarini, bildirilerini, muhtiralarini bu toplumda sessizce kabullenmek yerine yuksek sesle tartismali ve demokrasi karsiti her mudahaleyi kesin cizgilerle reddetmeliyiz. yoksa boyle geceyarisi aciklamalarinin yaninda durarak, kabullenerek, normallestirerek, sessiz kalinarak bir yere varilmaz, varilacak yer de demokrasi olmaz.

Wednesday, April 25, 2007

kimlik

kendinizi nereye ait hissediyorsunuz, kendinizi nasil tanimliyorsunuz. kimlik calismalarinin temel sorulari bunlar. ben cogunlukla kendimi bir yere ait hissedemedigimi soylerim ancak birisi israr ediyorsa ve illa bir sey soylemem bekleniyorsa önce istanbullu oldugumu, daha sonra akdenizli oldugumu ve son olarak da evrensel degerlerin disina dusmemeye gayret gosteren bir dünya vatandasi oldugumu söylerim.

insan biraz dusunerek verdigi bu cevaplarin sonrasinda hayata karsi durusunun da nerede oldugunu az cok kestirebiliyor ama isin icinden hicbir yere ait degilim diye ciktigimiz zamanlar bunun bir derece muglak bir yer oldugunu dusunuyorum.

Friday, April 20, 2007

insan

Dünyanin birbirinden cok farkli koselerinde, ayni zaman diliminde, kimi zaman eszamanli olan ortak vicdanimizi ve insanligimizi yaralayan olaylar gerceklesiyor. Bütün bu olaylari dunyanin hangi kosesinde gerceklesirse gerceklessin kusurlu bilgilerle de olsa cok kisa bir zamanda ayrintilariyla ögrenebilecegimiz bir cagda yasiyoruz.

Ogrendigimiz andan itibaren canimizi yakan, bizi huzursuz eden, insanlik ve insan adina tekrar dusunmemize yol acan olaylari dikkatle ve duyarlilikla takip etmek icinde yasadigimiz caga karsi bir sorumluluk. Ahlaki durusumuzun disinda kalan insan onurunu yaralayan en kucuk olaya karsi bile kenardan bakmak yerine en azindan onu umursadigimizi göstermekle mükellefiz.

Ne var ki, bizler günlük yasantimizda dogrudan deneyimlemedigimiz durumlari bilincimizde tasiyarak yasama becerisine sahip degiliz, boyle bir yeterliligimiz yok. Iste bu acz hali, insanligin hüzünlü yazgisi.

Demek istedigim, üzüntüyle ve mahcubiyetle soylemek istedigim sey, hangimiz dünyanin farkli bolgelerinde eszamanli yasanan katliamlarin, sefilliklerin, rezilliklerin tümünü bilincinde tutarak yasayabilir ki. Ahlaki kavrayisimiz mi eksik, duyarsiz miyiz, conformist miyiz. Hayir hicbiri degil, biz sadece insaniz.

Sunday, April 15, 2007

görüntü

yasamin bize dayattigi ve benimsetmeye calistigi görüntüler düzenine biz de zihnimizde yarattigimiz goruntuleri benimsetmeye calisarak cevap veririz. benim duvar saatinin karsisinda hic kimildamadan oturusumla ayni düzlemde bir mücadele sanirim bu. her ikisi de oldukca dramatik.

Saturday, April 14, 2007

hatira

siz siz olun geriye donup baktiginizda en guzel hatiralarinizin yanina nasil oldu da yaptim ben bunu dediginiz, arkasindan uykusuz geceler gecirdiginiz ama icten ice özlediginiz ve bir daha yasamamak üzere kendinize söz verdiginiz pismanliklarinizi da koyun, hatirlayin.

siz birilerine haksizlik ettiniz, belki de en sevdiklerinize. ayni kadinla ayni zaman diliminde birbirlerinden habersiz beraber olmus iki adamin yillar sonra bir kafede bakislarinin bir saniyeligine bulusup ayrilisi gibi kayitsiz olmasin sizin yillar sonra pismanliklariniza bakisiniz.

Tuesday, April 10, 2007

levis

yeni levis reklamini sinemada izledikten sonra daha bir sevdim ve etkilendim. bilincsizligin boslugunda suruklenme halini oldum olasi severim zaten.

Monday, April 09, 2007

düssel

pan'in labirentini henuz gormediyseniz, mutlaka gidin gorun gercekle düsün icice gectigi bu filmi. sinemada tarihi bir olayin anlatiminda kullanilan geleneksel tekniklerin disina cikarak perilerle, sihirlerle, cesitli yaratiklarla dolu masalsi bir dunyayi 1944 ispanyasinin fasist-cumhuriyetci mücadelesinin icine yerlestirmis yönetmen. bir taraftan düssellik, bir taraftan gercekligin yikiciligi.

gundelik yasamda karsilastigim bazi durumlarda da tarihsel bir olguyu anlamaya calistigim zamanlarda da bazi seyleri aciklayamamak, nedenini bulamamak beni rahatsiz etmiyor. Bilakis, boyle anlasilmaz olaylarin gerekliligine de inaniyorum. olaylara farkli acilardan, sorularla ve sorgulayan gozlerle bakabilmek boyle mumkun oluyor benim icin.

Friday, April 06, 2007

gecem

gecenin icinde zaman ve mekanla saklambac oynamanin bir tilsimi var. insanin hani gecmis geri donusu olmayan bir sürgündü diyesi geliyor. gecenin icinde zaman ve mekanin tuhaf rastlantisalligi kafami karistiriyor. ben gecmis, gelecek ve simdiyi dusunurken, gece bana bunlarin hepsinin düs gücümün kosullariyla ilgili oldugunu anlatiyor.

Wednesday, April 04, 2007

festival

bugun radikalde kucuk bir haber, milletvekili olan akrabasinin adini kullanarak bir danismanlik sirketi acan ve bu sirket yoluyla da insanlari devlet dairelerinde is bulma vaadiyle dolandirdigi tespit edilen bir adamdan bahsediyordu. Istvan Szabo nun son filmi 'Akrabalar' da tam bu konuyla ilgili. Burokrasiyi ve siyaseti ele geciren akrabalar. Filmde cicegi burnunda bir bassavcinin siyaset sahnesinde kimisi belediye baskani kimisi onun yardimcisi olan akrabalariyla mücadelesi ve yine devletle is yapmak icin kendisini basamak olarak kullanmaya calisan gozu acik akrabalari karsisindaki caresizligi anlatiliyor. Szabo'nun filmleri gorulmeye deger filmlerdir benim icin, özellikle Mephisto, Taraf tutmak ve Hanussen gibi hayli etkilendigim politik filmlerden sonra bu son filmi de merakla bekliyordum. Szabo diger fimlerine gore belki biraz da yasinin ilerlemis olmasiyla epey alayci bir yaklasimla cekmis filmi. Hele de bir domuz ciftligi gondermesi var ki gorulmeye deger.


Burada da yazmistim, Elde Makas Kosmak i heyecanla bekliyordum. Pek umdugumu bulamadim, romani okurken cok daha fazla eglendigimi soyleyebilirim. Benim doktor Finch i emre kongar'in ikizi oynamis desem yalan olmaz. Dr. Finch yine de dr. finchtir, onu gorur gormez coskuya kapildim zaten. sirf onu gormus olmak icin bu filme gidilir diyorum halen.

Bir de bugun gordugum '2004 yazi' var ki onu baska bir posta birakiyorum. Cok dusundurdu beni. liberal - medeni bir aile, liberalizmde birey, özel yasam sinirlari nerede baslar. iste boyle basliklar altinda dusundum.
cool hit counter