yalnizligi isteyen ülke
nuri bilge ceylan cannes da en iyi yönetmen seçildi, hayirli olsun. filmi henuz gormedigimden söyleyeceklerim film üzerine degil yönetmenin tesekkur konusmasinda dikkatimi ceken bir sözü üzerine olacak.
'tutkuyla sevdigim yalniz ve güzel ülkeme adiyorum bu ödülü' dedi nuri bilge. buradaki 'yalniz' kelimesinin bir hayli yersiz ve manasiz oldugunu düsünüyorum, aciklayayim.
ülkemiz sayet dünyanin geri kalani tarafindan dislanmis bir ülkeyse (ki öyle degil), bu baskalari öyle istedigi icin degil ülkemizin büyük bir cogunlugu buna gayret gösterdigi icin böyle olmustur. (uluslararasi dinamikler ve dengeler türkiye'nin dünyadan kopmasina izin vermez, bunu da ayrica söylemeliyiz.)
bir ülke düsünün, kendisini uluslararasi hukukun kurallarindan bagimsiz tutsun, bir ülke düsünün, temsili demokrasi kültürünü icsellestiremedigini, 1961'den bu yana halkin temsilcisi olan 24 siyasi partiyi kapatarak göstermis olsun ve bir ülke düsünün yazarlarini, düsünürlerini senelerce süründürmüs ve ülkeden sürmüs olsun. iste bu ülke yalniz birakilan bir ülke degil yalnizligi tercih eden bir ülkedir.
bu ülkede insani ve insanligin ortaya koydugu evrensel degerleri yücelten ve koruyan ne gibi calismalar yapiliyor diye bir soru sormak isterim. eminim gülümsersiniz zira bu ülke dünyanin en büyük opera sanatcilarindan birisi icin 'külleriyle sularimizi kirletmesin' diyebilen insanlarin gazetelerde yazi yazmaya devam edebildigi bir ülkedir.
bugun murat belge, gün gelecek bu ülke ulusal park olarak korunmaya alinacak, seneler sonra turistler gelip gezecekler, iste boyle de bir ülke kaldi dünya üzerinde, bakin nasil yasiyorlar diye incelemelerde bulunacaklar diyordu. haksiz mi.
iste bu sebeplerle nuri bilge'nin yalniz bir ülkeyiz biz diye hayiflanmasinin anlami yok, bu yalnizligi isteyen, kurumlariyla, siyasi elitleriyle ve toplumun önemli bir cogunluyla yine bu ülke.
'tutkuyla sevdigim yalniz ve güzel ülkeme adiyorum bu ödülü' dedi nuri bilge. buradaki 'yalniz' kelimesinin bir hayli yersiz ve manasiz oldugunu düsünüyorum, aciklayayim.
ülkemiz sayet dünyanin geri kalani tarafindan dislanmis bir ülkeyse (ki öyle degil), bu baskalari öyle istedigi icin degil ülkemizin büyük bir cogunlugu buna gayret gösterdigi icin böyle olmustur. (uluslararasi dinamikler ve dengeler türkiye'nin dünyadan kopmasina izin vermez, bunu da ayrica söylemeliyiz.)
bir ülke düsünün, kendisini uluslararasi hukukun kurallarindan bagimsiz tutsun, bir ülke düsünün, temsili demokrasi kültürünü icsellestiremedigini, 1961'den bu yana halkin temsilcisi olan 24 siyasi partiyi kapatarak göstermis olsun ve bir ülke düsünün yazarlarini, düsünürlerini senelerce süründürmüs ve ülkeden sürmüs olsun. iste bu ülke yalniz birakilan bir ülke degil yalnizligi tercih eden bir ülkedir.
bu ülkede insani ve insanligin ortaya koydugu evrensel degerleri yücelten ve koruyan ne gibi calismalar yapiliyor diye bir soru sormak isterim. eminim gülümsersiniz zira bu ülke dünyanin en büyük opera sanatcilarindan birisi icin 'külleriyle sularimizi kirletmesin' diyebilen insanlarin gazetelerde yazi yazmaya devam edebildigi bir ülkedir.
bugun murat belge, gün gelecek bu ülke ulusal park olarak korunmaya alinacak, seneler sonra turistler gelip gezecekler, iste boyle de bir ülke kaldi dünya üzerinde, bakin nasil yasiyorlar diye incelemelerde bulunacaklar diyordu. haksiz mi.
iste bu sebeplerle nuri bilge'nin yalniz bir ülkeyiz biz diye hayiflanmasinin anlami yok, bu yalnizligi isteyen, kurumlariyla, siyasi elitleriyle ve toplumun önemli bir cogunluyla yine bu ülke.