Monday, July 27, 2009

genç adamlar

ey genç adamlar,
kimi zaman hiç açılmayacak bir kapının önünde sabırla, saygıyla ve hayranlıkla bekleyenler,
uzakta, bir pencere kenarında, belli belirsiz bir hayalle karşılaşmak için bir ömür tüketmeye hazır gerçek hayalperestler,
sizler, ele avuca sığmaz kişilikleriniz, tekinsiz halleriniz ve kışkırtıcı ilgisizliklerinizle nice gönüllere giren baş belası hercailer,
ve evet sizler, sevdiklerinin gözlerinin içine bakarak zamanı mutlulukla unutan ve yaşadıkları sevdanın hakkını cesurca veren aşıklar,
izin verin bu gece kadehimi sizlere ve artık son demlerini yaşadığım gençliğime kaldırayım.

Saturday, July 25, 2009

beyaz bir gece

2005 senesinde bir temmuz akşamı, rumeli hisarında enrico macias'ı dinlemiştim. neşeliydim, neredeyse tüm şarkılara sevinçle eşlik ettim. üzerimde beyaz gömleğim, bembeyaz bir geceyi, gönlüm hoş, biraz hülyalı, biraz sarhoş geçirdim.

böyle bir temmuz gecesi istiyorum şimdi, gizli bir emir çıksın, bir kez olsun, gece bana teslim olsun. bir dans başlasın, bildiklerimle bilmediklerim, gördüklerimle görmediklerim, duyduklarımla duymadıklarım birbirine karışşın. bütün bir gece, büyülü bir gülümseyişle damgalansın. dinsin titrek çığlıklar, başlasın mutluluk şarkıları. hiç bitmese ya bu dans, yakmasınlar ışıkları, olmaz mı.

Wednesday, July 15, 2009

'ben' dedigimiz sey üzerine bir deneme

biraz hava almak üzere disari ciktim bugun. önce bir sergi gezdim, sonra besiktasa dogru bir yürüyüs tutturdum. yürürken, önümden, arkamdan, sagimdan solumdan gecen yüzler, sergide gördügüm yüzler birbirine karisiyor ve kendimi düsünüyordum. ne kadar cok ses vardi kendisini duyurmak isteyen. icimden bir ses, haydi dolmabahce sarayini gezelim dedi, cazip bir teklif gibi gorundu bana ama hadi iki kadeh raki icelim diyen ses agir basti ve ben besiktasa dogru yürümeye devam ettim. niyetim daha once hic girmedigim bir meyhanede bir kücük raki ve biraz beyaz peynirle beraber hayallere dalmakti. olmadi, bulamadim boyle bir meyhane, kucuk bir lokantaya sigindim. benden baska herkesin duvara asilmis bir televizyona saygiyla baktigi lokantadaki sacma sessizlige fazla dayanamayacagimi anlayinca bir an evvel disari attim kendimi. bu sefer istikamet ortaköy, eğleşme yeriyse bir ahbabin kucuk kitapci tezgahiydi. dünya ahvali üzerine biraz ahkam kesip, ayaküstü iki bardak cay ictikten sonra müsaade isteyip dönüs yoluna gectim.

bütün bu yol boyunca 'ben' neredeydim, dolmabahce sarayina girmekten vazgecerken kendime, olmak istedigim bir 'ben' gösteriyordum. lokantada siparis verirken karsimdakine göstermek istedigim bir 'ben' vardi ve kitapci tezgahinin basinda gevezelik eden karsimdakinin benim icin düsündükleri üzerinden kurdugum bir 'ben'di . donus yolunda ise aklima orhan pamuk'un sözleri geldi, onu da sizinle paylasayim.

"sabahlara kadar yatagimda düsündügüm gibi, ona kendimi anlatmam gerektigini biliyordum, ama düsündükce bu anlatilacak 'ben' in sanki hic olmadigi aklima geliyordu. ben dedigim sey kutular icinde kutular gibiydi. kendimde hep baska sey vardi sanki, o seylerden sonra asil kendimi bulup ortaya koyabilecektim belki, ama her kutunun icinden Ceylan'a oldugu gibi gösterebilecegim gercek ve özgün bir Metin degil, onu gizleyen bir baska kutu cikiyordu." sessiz ev - orhan pamuk

evet, bu bir sergi yazisi olabilir, bir günlük yazisi da. nasil kabul ederseniz öyle olsun.

Tuesday, July 07, 2009

zor bir yasam

her seyi yerli yerine koymak mümkün müdür su inisli cikisli, felaketlerle, bozgunlarla dolu acimasiz yasamda. zaman mi yoksa ölüm mü care bulacak imdadimiza. eszter'in yasami zaman diyor, marai'nin yasami ölüm. hic durmadan isliyor, tikir tikir isliyor asla bilemeyecegimiz, göremeyecegimiz, anlayamayacagimiz tanrisal düzen. bir gün yasimiz ilerlediginde, yüzümüzdeki cizgiler belirginlestiginde ve yasam deneyimiyle icimizdeki o sonsuz heyecan birlestiginde, bizlerle alay eden ve bizlere alcaklik eden her ne varsa affedecegiz onlari, tipki eszter'in yaptigi gibi.

Saturday, July 04, 2009

küskün

bazen her seye gözlerimi kapamak, her seye sirtimi dönmek istiyorum. su karanligin icinde bir kez olsun zamanin durdugunu mutlulukla göreyim istiyorum. saklanmak istiyorum. kendilerine ait olmayan ve asla kalben inanmadiklari birkac fikri cevrelerine yaymaya calisan insanlardan, her an bir is pesinde kosturan, tuttugunu koparan, atak ve kararli insanlarin kararliliklarindan ve iddiali hallerinden, su koca evrenin siradan ve kucuk bir parcasi olmanin kiymetini bilmeyip her firsatta ve her alanda zavalli yasamlarini birbirleriyle tokusturmaktan marazi bir zevk alan budalalardan uzakta bir yerde, sade bir dünyada derin bir nefes alayim istiyorum.
cool hit counter