Friday, January 30, 2009

aylak adam

geçen hafta, taraf gazetesinde yusuf atılgan'ın aylak adamı üzerine iki yazı okudum. bir tanesi kültür sanat ekinde atılgan'ın biyografisini de veren, aylak adamın aylaklığına övgü düzen bir yazıydı. bazı okuyucular, yaşamak isteyip de yaşayamadıkları bir hayatı, kısa süreliğine de olsa romanın kahramanıyla kendilerini özdeşleştirerek yaşamaya çalışır ve hangi roman özledikleri o yaşam uslubunu kendilerine verirse o romanı severler. bir romanda kendi düşlerinin gerçekleştiğini gördüklerinde o romandan daha iyisi yoktur onlar için. işte atılgan'ın aylak adamını da kültür sanat ekinde göklere çıkaran okuyucu böyle bir okuyucudur, aylak adamın 'bohem' yaşantısı kendisine çok çekici geldiği için uzunca bir yazıda üzerinde durduğu tek konu aylaklıktır. (tabii russell'ın aylaklığa övgü kitabına gönderme yapmayı da ihmal etmemiş.)

bir diğer yazı, gazetede ahmet altan romantizminden hayli etkilendiği anlaşılan bir köşe yazarının kendisini yine aylak adam ile özdeşleştirdiği yazısıdır. yazısının sonunda şöyle sorar :"C, “Alay edin bakalım, hepinize inat bir gün bulacağım onu!” diye sokaklarda bağırarak ‘düzenle’ alay ederken ben de kendime acımasız sorular soruyordum: İnsan hayatta sadece bulabileceğini mi aramalı? ‘Gerçek sevgiyi’ arayanlar, olmayanın peşine düşen kibirli ‘yalnızlar’ mıdır? Ya öyleyse, gerçekten istediğimiz hayatı ne zaman yaşayacağız?"

yazarın sorusuna bir yanıt vermek adına şunu söylemeli, C. hepinize inat bir gün bulacağım onu dese de aslında aradığını hiçbir zaman bulamayacağı aşikar zira C. öylesine bencil, insanları öylesine hor gören biri ki aradığı olsa olsa kendisidir. biz, her ne zaman aylak adama övgü düzmeye bırakıp, Atılgan'ın C. üzerinden anlatmaya çalıştığı duyarsız ve hiçbir mücadeleden, hiçbir arzudan en küçük bir zevk bile duymaksızın ümitsizce sürüklenen insan tipi üzerine düşünmeye başladığımızda belki de gerçekten istediğimiz hayatı yaşayacağız.

Saturday, January 24, 2009

anılarla müzik

şevket uğurluer, tv8'de anılarla müzik diye bir program yapıyor. biraz önce denk geldim, dayanamadim kalktim dans ettim, şarkılara eşlik ettim. şarkılar, ruhumda her şeyi yerli yerine oturtuyor.

biraz hafiflik, biraz gülümseme.

Saturday, January 17, 2009

hayalciler

ne zaman cahit sıtkı okusam, yaşama 'camlar arkasından' bakan bir tanıdıkla karşılaşırım. hayallerimden aşina olduğum biri vardır karşımda, haydi gel der 'kimsecikler duymadan bir kapı açıp' gidelim şu dünyadan. yadırgamam bu sözleri, bir hayalcinin hayalle geçen günlerinin, gecelerinin ardından gerçek yaşamla yüzyüze geldiğinde nasıl bir zorluk yaşadığını, bu zorluğun ne kadar dayanılmaz olduğunu düşünürüm.

'camlar arkasından' bakan 'yağmur bakışlı' insanlardır hayalciler diyemem. diyemem ya gerçek yaşamda ne denli hüzünlü durduklarını da söylemeden edemem. 'ister bir yaz, ister bir güz olsaydı, yeter ki riyasız bir yüz olsaydı' diyen cahit sıtkı için hüzünlü ve umutsuz desem bir büyük hayalciye haksızlık etmiş olur muyum.

'beyaz geceler'in sonunu hatırlar mısınız, hatırlarsanız bir hayalcinin hiç kimseye büsbütün kırgın ve kızgın olamayacağını, bir mutluluk anını bir yaşam boyu şükranla anacağını da hatırlarsınız. cahit sıtkı için hüzünlü dedim, umutsuz dedim, mutsuz bile diyebilirim ama en doğrusunu kendisi söylemiş, 'ben aşk adamıyım' demiş ve eklemiş :"sevmeye geldim insanları, gönlümle, kafamla, elimle sevmeye. hesapsız, karşılıksız. ayrılık gayrılık gözetmeden. gün gelip gidersem şayet, öyle severekten gideceğim ki, karanlık kıyılardan bile olsa, candan selamlarım, civarımdan geçecek gemileri, güneşli gemileri, şarkılı gemileri, içlerinde kendim varmışım gibi."

görüyorsunuz ya, hayalciler çoğu zaman küskündür, çoğu zaman çaresiz, çoğu zaman yalnız ama her zaman aşıktırlar.

Tuesday, January 06, 2009

fethi naci

fethi naci için düzenlenen anma gecesine gitme niyetindeydim bugün, olmadı, gidemedim. sözcüklerini kimi zaman fazla sivri bulduğum bir eleştirmendi fethi naci, dünya görüsünü kavga etmeye hazır bir ataklıkla ve acımasızlıkla savunuyordu cogu zaman. kimi zaman nurullah ataç'a, kimi zaman yaşar nabi'ye kimi zaman karamsar ve umutsuz bulduğu ziya osman saba, cahit külebi gibi yazarlara yöneltiyordu sert eleştirilerini. fethi naci'nin insan sevgisine, insana ve insanın yapabileceklerine duyduğu sonsuz güvene ters düşen uslup yönünden bazı kırıcı olabilecek eleştirileri beni şaşırtmıştır. yine de onun bu kırıcı üslubunda düşmanca bir ton bulmadığımı söylemeliyim.

bazı insanlar asla gerçekleşmeyeceklerini düşündükleri mutluluklarını yaşamak ve içinden çıkamayacaklarına inandıkları kasvetli dünyadan kaçmak için hayallere umut bağlarlar, geçmişi seyre dalar, mazinin avutuculuğunda oyalanır ve hep bir sürgün hayatı yaşarlar. fethi naci çok kızardı böylelerine, insanlardan kaçmak yerine onların arasına karışıp, onlarla beraber dünyanın değiştirilebileceğine ve böylelikle mutluluğa ulaşılabileceğine inanırdı. hal böyle olunca sanırım beni tanısaydı çok da sevmezdi fethi naci ama ben onun yazılarında bulduğum dikkatli gözlemciliğini, insancıllığını, dürüstlüğünü, samimiyetini çok sevdim ve ondan çok şey ögrendim.

Saturday, January 03, 2009

aydınlık

2009'un ilk yazısı, istiyorum ki içinde hiçbir hüzün, hırpalanmışlık, bezginlik ve yılgınlık barındırmasın. tükenmislikten uzak, umutla dolu olsun. bu sene eluard'ın aydınlık şiiriyle başlasın ve dilerim hep aydınlık olsun.

La nuit n'est jamais complète.
Il y a toujours puisque je le dis,
Puisque je l'affirme,
Au bout du chagrin,
une fenêtre ouverte,
une fenêtre éclairée.
Il y a toujours un rêve qui veille,
désir à combler,
faim à satisfaire,
un cœur généreux,
une main tendue,
une main ouverte,
des yeux attentifs,
une vie : la vie à se partager.


Hiçbir vakit tam karanlık değil gece
Kendimde denemişim ben
Kulak ver dinle
Her acının sonunda
Açık bir pencere vardır.
Aydınlık bir pencere
Hayal edilecek bir şey vardır
Yerine getirilecek istek
Doyurulacak açlık
Cömert bir yürek
Uzanmış açık bir el
Canlı canli bakan gözler vardır
Bir yaşam vardır yaşam
Bölüşülmeye hazır.


Paul Éluard

cool hit counter