Tuesday, September 24, 2013

hüzün, yaslilar ve yaslanmak

hepimizin hazir oldugu bir duygusal durum var. kimimiz her an aglamaya hazir, kimimiz gülmeye, kendinden, zaferlerinden, eglencelerinden bahsetmeye meraklilarimiz oldugu gibi dertlerinden, colugundan cocugundan yakinmaya, yasamin türlü yükünden sikayet etmeye yer arayanlarimiz hep var. galiba ben de her firsatta hüzünlenmeye hazir olan insanlar arasinda yer aliyorum. bir kitap kapagindan tutun bir duvar süsüne kadar, bir sokagin kösesine yerleşmiş güngörmüş bir ağaçtan, bir otel odasinin soyulmaya yüz tutmus duvar kagitlarina kadar pek cok sey hüzünlendirmeye yetiyor beni. oldum olasi böyle değil miydim, 90'larin ortasinda, o ilk gençlik yillarinda herkes eğlenirken, elime bir kadeh içki alip odanin bir kosesine çekilmelerim, ailece cikilan aksam yemeklerinde henüz daha kucucuk bir çocukken yüzüme hafif bir tebessüm yerleştirip sahnedeki ihtiyarlarin dansini pür dikkat seyredişlerim hüzünle oldukça erken yaslarda tanistigimi düşündürüyor bana.

seneler geçiyor, degisen pek bir sey yok. yine aznavour dinliyorum, yine ayten alpman dinliyorum, yine bir sahil beldesinde gecenin bir yarisi denize giren ihtiyarlara bakıyor, biramdan bir yudum aliyor ve gülümsüyorum. yaslilarin arasinda rahat ediyorum, bazen bana dikkatli gözlerle hiçbir sey söylemeden bakıyorlar, gözlerimde ne goruyorlar bilmiyorum ama ben onlara baktigimda insancilligin en yüksek biçimini görüyor ve derin bir nefes aliyorum.
cool hit counter