Wednesday, September 21, 2011

charles aznavour

nous nous reverrons un jour ou l'autre
si dieu le veut

gün gelecek bulusacagiz diyordum, nerede oldugu hic önemli degil, bir randevumuz olacak. anilarimla, düslerimle, sarkilarina yükledigim hüznümle karsina gecip eslik edecegim bulutsu sesine. sen yine buruk bir gülümseyisle bitireceksin kimi sarkilari, ben yine gözyaslarimi tutamayacagim, yine ayaga kalkip seni alkislayacagim, tek fark o gece karsimda olacaksin. sen 'sa jeunesse' derken, 'hier encore' derken yorgun gözlerinde canlanacak gecmisini ve gencligini yakından görebilecek olmayi hayatimin en büyük sanslarindan biri sayiyorum.

charles aznavour, 87 yasinda ve 30 sene sonra olympia'a cikiyor. onun sarkilariyla uzun seneler gecirdim, ne cok hayali, heyecani, hüsrani o sarkilarla paylastim, yasadim. geceler boyu konser kayitlarini izledim bazen aglamakli, bazen durgun, bazen coskulu. onu sahnede görebilmeyi hep cok istedim ve galiba o gün yaklasiyor, hala inanamiyor ve galiba diyorum, yerime oturup onu sahnede gorene kadar da böyle diyecegim gibi geliyor.

aznavour, seneler sonra olympia'da veda konserleri vermek istedi, ben senelerce onu görmek istedim ve tanri, bizi paris'te boylesine özel bir gecede bulusturmak istedi, baska ne diyebilirim ki.

http://www.youtube.com/watch?v=GxuxzGPfIwI

Wednesday, September 14, 2011

enrico macias

bazi günler ve geceler yazmadan gecilmez. bu gece benim icin oyle bir gece, yazmazsam kendime, gördüklerime, hissettiklerime haksizlik etmis olurum.

özel bir geceydi cunku enrico macias gecesiydi. dolunay esliginde, her zaman oldugu gibi koyu renk takım elbisesi ve beyaz gomlegiyle karsimizdaydi enrico. sanirim izledigim en kalabalik enrico macias konseriydi. kalabaliktik ama hicbirimiz birbirimize yabanci degildik. son senelerin en klise ifadesiyle söyleyeyim, ben ki kendimi hicbir yere ait hissedemem, bu gece o toplulugun bir parcasi oldugum icin kendimi sansli saydim.

bir ailenin en kucuk üyesiyle en büyügü baska hangi konserde birarada oturabilir ki. bir genc arkadasim, baska hangi konserde bir aile büyügünün yanina gidip 'bayramlarda bile boyle toplanamiyoruz' diyebilir ki. eger istanbul'da bir enrico macias konserindeyseniz böyle diyaloglar duyarsiniz. iste sirf bu yuzden, enrico macias'in konserleri sadece konser degildir istanbul'da. kültürel bir bulusmadir, bir kültürün devamliligini saglamak adina gösterilen cabadir, II.dünya savasinin sonuna kadar istanbul'da etkisini hic yitirmemis bir yabanci dile, fransizcaya duyulan özlem ve saygidir. bütün o yillarin kaybedilmis ruhunu hatirlamaya, genc kusaklara aktarmaya calismaktir. iste bu yüzden enrico macias konserleri belki baska hicbir ülkede olmadigi kadar kalabaliktir ülkemizde. iste bu yüzden, gözlerinde acilar okunan insanlar, yürümekte zorlansalar da gelirler enrico'nun konserlerine. hatirlamak icin gelirler, sikintili zamanlarinda tek tesellileri olan enrico'nun müziklerini bir kez daha dinlemek icin gelirler.

"ben fransizca bilmiyorum ama iyi ki de bilmiyorum cunku annem sarkilari ceviremeden aglamaya basladi' diyordu birisi bir paylasim sitesinde. annesinin bir sarkiya degil bir tarihe agladigini söylemek isterdim ona. ve annesiyle birlikte o konsere gelmesiyle, bir aile yadigarini özenle saklamasi arasinda hicbir fark olmadigini.

ben bu gece, genci yaslisi, her yas grubundan cok zarif insanlarla birarada bir enrico macias konseri daha izledim, mutlu oldum. dilerim enrico sarki söylemeye uzun yıllar devam eder, dilerim benim kizim da onun sarkilariyla büyür. belki konserlere o da gelir, kim bilir...

Thursday, September 08, 2011

oscar wilde



cool hit counter