Saturday, September 25, 2010

diegooo diegooo

lafi cok uzatmak istemiyorum aslinda, bir sarki dinliyorum birkac gündür, kusturica'nin maradona belgeselinden, kendi sarkisini sahnede kendisi soyluyor maradona, iki kiziyla birlikte soyluyor, kizlarina sarilarak onlari alinlarindan operek soyluyor ve ben oylesine duygulaniyorum ki. kendi kizlarimla birlikte söyleyecegim sarkilari düslüyorum, bunu düsleyebilmek su siralar beni ayakta tutan en önemli sey olsa gerek.

Tuesday, September 14, 2010

hayat

sanirim su son zamanlarda geceler bana biraz yabanci, biraz kirgin, biraz dargin. oysa hala gecelerin icindeyim ben, geceyi gündüze katarak, biraz az uyuyarak, biraz fazla calisarak, düsünerek, üreterek hizlica geciyor gunler. peki ben neredeyim, gözlerini gökyüzüne dikip hayallere dalan, bikmadan usanmadan sadece bir hayal, bir masal kahramani olmak isteyen, yasamin günlük akisi icinde basibos gezintilere cikan, biraz hüzünlü, biraz aylak, biraz tembel o adam nerede.

bu gece eve dönerken iki bira aldim, bir taksiye bindim, taksici bana isten biraz gec cikmissiniz, biraz da efkarlanmissiniz diye takildi. aksine bu gece biraz erken dönüyordum eve ama dogrusu efkarliyim evet. cok efkarliyim, herkes gibi su yasamda bana da bicilmis bir görev var saniyordum, iyi bir hayalci oldugumu dusunuyordum, yildizlarla, denizle, gökyüzüyle, geceyle iyi anlasiyordum. simdi onlarin hepsi bana biraz kirginlar biliyorum, onlari biraz ihmal ediyor, onlarla gecirdigim zamanin hakkini veremiyorum. dilerim beni bagislarlar, aralarina tekrar tüm benligimle dönmek istedigimde beni hic tereddütsüz kucaklarlar.

bogdan tanjevic

bir gece önce, 11 eylül gecesi, aylar öncesinden olmayi cok istedigim bir yerde, sirbistan-türkiye basketbol yari final macindaydim. böyle bir geceyi, bir dünya sampiyonasinda, istanbul'da türkiye'yi yari finalde izleyebilmek sanmiyorum ki elime bir daha gecebilecek bir imkan olsun.

bir tarafta sirbistan'in kocu dusan ivkovic vardi, senelerdir taniyorum onu, senelerdir onun calistirdigi takimlara yenildik durduk, ben ona senelerdir sinir oldum ve senelerce saygi duydum. nasil saygi duymam, kariyerinde dünya sampiyonluklari, üc-dört tane avrupa sampiyonlugu, lig kupalari bulunduran, basketbola hayatini adamis bir adam. ve karsisinda 2004'te türkiye'ye geldiginden beri destekledigim, cok güvendigim, sadece basketbola olan sevgisiyle bile benim gonlumu kazanan bir adam, bogdan tanjevic.

bu iki kocun calistirdigi takimlarin macini izlemek bile bir basketbolsever icin basli basina bir heyecandir. bu heyecana bir de takimimizin muazzam oyunu ve galibiyeti eklenince hic unutamayacagim gecelere bir tanesini daha eklemis oldum.

dogrusu böyle bir geceye ihtiyacim vardi...
cool hit counter