Saturday, May 30, 2009

bir hikaye

kendimize bir hikaye ariyoruz, bize su yasami bastan sona anlatacak, her durumu siraya dizip aklimiza yatiracak bir hikaye. bütün bocalamamiz, bütün sıkıntımız, bütün sacmalamamiz bundan.

bayrak satmak

ellerinde koca türk bayraklariyla yanima yaklasip yol soran iki vatansever gence yol tarif ettikten sonra bayrak satmanin bir gecim kapisi haline gelmesindeki tuhafligi düsündüm. gözlerinden sadece umutsuzluk okunan bu bicare insanlar, limon satmayip bayrak sattiklarina göre bayragin alicisi daha cok olmali. peki neden insanlar bayrak alirlar. bayrakla gururlanmak, maziyle magrur olmak gibi seyler gecti aklimdan. sonunda arthur miller in bir sözüne ulastim: "zamanimizda sahip oldugumuz seyler, ancak satabilecegimiz seylerdir."

Thursday, May 28, 2009

sessiz

biraz ev, biraz duvar, biraz dükkan, biraz insan, kisaca dünyadan henüz el etek cekmemis biri icin halen görülebilecek bir seyler vardir diyerek sokaga ciktim bugün. cocuklugumun sokaklarinda umutsuzca bir teselli aradim her zamanki gibi. insan gecmise bakmak ve gecmisle avunmak isterken halihazirda hissettiginden daha fazla bir yikinti duygusuna ulasiyor diye gecirdim icimden. derken bir bardak cay icmek icin siradan, kucuk ve tenha bir yer aradim kendime. yolun ortasina atilmis bir masaya kurulmus 60'li 70'li yaslarini süren bir gruba takildi gözlerim. raki iciyor, ikili konusmalar yapiyor, bir kalabaligin icinde olmanin anlasilmaz huzurunu yasiyorlardi. masalarinin kenarina ilismek, sohbetlerine sessiz bir tanik olarak katilmak istedim. hala budalaca isteklerimin varoldugunu görmenin verdigi rahatsizlikla uzaklastim yanlarindan.

Tuesday, May 26, 2009

sokak lambasi

geceleri uyuyamiyorum, nefes almakta gücluk cekiyor, bazen bogulacak gibi oluyorum. etrafimdaki her seyi bana daha fazla sey ifade eder hale getirme cabasinin sonuclari mi bunlar, bilmiyorum. yasam, hircinlikla ve öfkeyle dize getirilip ele gecirilecek, hakim olunacak bir sey degil aslinda diye düsünsem de yine sorularla, insanlarla, kendimle mücadele ediyorum.

her sey daha yalin ve daha sakin olmali ve ben, hos bir melodiye eslik edercesine zevkle katilmaliyim yasama. bir sokak lambasi bulmak ve etrafinda hoplaya ziplaya dans etmek istiyorum.

Sunday, May 17, 2009

Oya Baydar'a tesekkur

oya baydar, taraf'taki yazilarina son verdi. nedeni ahmet altan'in sözleri. ne diyor ahmet altan, bazi yazarlarimiz 'pavyondaki namuslu kadin' gibi diyor ve oya baydar'i da onlardan biri olarak gösteriyor. baydar, erkek iktidar dilinden ürktügünü söyleyerek gazeteden ayriliyor. nasil da hakli, nasil da alkislanmasi gereken bir tavir baydar'inki. ahmet altan'in ilk defa böyle bir dil kullandigini söylemek zor, buna ragmen bunca zaman bir tepkiyle karsilasmamis olmasini da anlamak daha zor.

baydar'in gazeteden ayrildiktan sonra söyledikleri, nasil bir demokratik olgunluga sahip oldugunu da ilan etmekte. "ahmet altan'in, hele de taraf gazetesinin medyada benim üzerimden yipratilmak istenmesi de beni üzüyor, rahatsiz ediyor. laf olsun, edebiyat olsun diye söylemiyorum, vicdanimin sesiyle söylüyorum. taraf'in mücadelesinin ve ahmet altan'in o mücadeledeki yerinin yanindayim, destekcisiyim." böyle diyor baydar. taraf gazetesi, baydar'in bu sözlerini hak ediyor mu? daha iki gün önce uydurma bir haberi mansetten duyurdular, radikal gazetesi de bunu aciga cikardi. beklersiniz ki taraf, bu durumdan mahcup olsun, okuyucularina da bu mahcubiyeti hissettirsin. onlar ne yapiyor, ilk sayfadan, her zaman kullandiklari asagilayici, kücümseyici dille radikal gazetesini 'üstün gazetecilik basarisi' nedeniyle kutluyorlar.

taraf gazetesi, her zaman alkislanmak isteyen bir gazete, her zaman alkislanmak istedigi icin tahammül sinirlari düsük, hatalarini kabul etmekte zorlaniyor, hatalarini gösterenlere öfkeleniyor. taraf'in yazarlari da cok farkli degil, kendilerinden olmayini düsman gibi görüyorlar, damgalamaya calisiyorlar, hepsinin ötesinde dillerinde siddet ve nefret eksik olmuyor.

oya baydar'in vedasi, basta ahmet altan olmak üzere, umarim butun gazeteyi düsündürmüstür.

Monday, May 04, 2009

iyi yürekli insanlar

herkesin malumu meshur bir kutu yarismasi var, katilanlara kisa süreli de olsa belli bir toplumsal itibar kazandiriyor. kimileri spiker oluyor, kimileri dünyanin en iyi kalpli adami. düsünüyorum da, icinde belli kiymetleri barindiran birinin 500 milyar dagitilan bir yarismada ne isi olabilir. benim icin mümtaz ve muteber bir sahsiyet elindekilerle yetinmeyi ve gecinmeyi bilen kanaatkar biridir. bu yarismaya katilanlar bence bu anlamda bastan kaybederler, onlar icin sahip olmak, her seye sahip olmak mühimdir ve acikcasi halis bir sahsiyetin yapacagi is degildir.

bir yarismaci, engelliler icin kurdugu bir internet sitesiyle bir anda keramet sahibi kabul edilen, toplum olarak iftihar ettigimiz genc bir adam. engelliler icin bir site kurmus, 500 milyar icin kutu aciyor, yakisikli, iyi yürekli, hatirsinas, vatanperver ve herkesin unuttugu bir nitelik olarak iyi bir reklamci. tuhaf zamanlar, her seyin büyük bir yalan icinde sürdürüldügü tuhaf zamanlardayiz.
cool hit counter