güncel
bazen izlediginiz film yaraticiliktan ne denli uzak ve türünün ne denli yetersiz bir örnegi olsa da hissettirdigi bir duyguyla, insanlara dair iskalamadigi ve altini özenle cizdigi bir duyguyla yakalayabilir sizi. av mevsimi benim icin boyle bir filmdi. sasirtici degildi, kimi sahneler gülünctü, kimi karakterlerin sunumu rahatsiz edici bile bulunabilirdi. ne var ki, filmin sonunda öne cikan duygular, merhamet ve aci cekmek oldu. yavuz turgul'un bu duygulari özellikle vurgulamis olmasiydi filmi bana sevdiren. filmi sevdigimi söyledigim bir dostum, 'bari sen yapma, kliselerle dolu bir filmdi, nesini sevdin' dedi. en azindan 'cogunluk' filmi kadar klise bir film degildi deyiverdim. su 'cogunluk' gercekten de ne klise filmdi ama.
bir de ögrenci protestolari icin bir iki kelime etmeli. mülkiye'de iki anayasa hukukcusunu, burhan kuzu ve süheyl batum'u ögrenciler konusturmuyorlar, birisini defol git diyerek, digerini yumurtalarla amfinin disina gönderiyorlar. siyaset bilimi ögrencilerini diger üniversite ögrencilerinden ayiran temel bir fark vardir. bana göre, düsünce tarihi, siyaset felsefesi gibi dersleri hakkini vererek takip etmis ögrencilerin en önemli kazanimi, karsilarindaki insanin ne zaman sacmalamaya basladigini, kavramlari ne zaman birbirine karistirmaya, kendini ne zaman tekrar etmeye basladigini hemen anlayabilmeleridir. diyorum ki keske ankara siyasal'daki arkadaslar bu iki akademisyen sifati da tasiyan isme söz hakki verselerdi, o zaman burhan kuzu'nun yumurta yagmuruna tutmadan, dertlesebilecekleri, tartisabilecekleri bir adam oldugunu görme sanslari da olurdu. süheyl batum'u dinlemis olsaydilar eminim amfiyi bir an evvel terk edeceklerdi. su anda mülkiye'de okuyor olsaydim, burhan kuzu'yu dinler, süheyl batum gelince amfiden cikardim. yumurta firlatarak insanlari konusturmamak, ya da hic dinlemeksizin defolun gidin demek benim aklimin alabilecegi bir protesto yolu degil, düsünün bir de serde siyaset bilimci olmak var.
bir de ögrenci protestolari icin bir iki kelime etmeli. mülkiye'de iki anayasa hukukcusunu, burhan kuzu ve süheyl batum'u ögrenciler konusturmuyorlar, birisini defol git diyerek, digerini yumurtalarla amfinin disina gönderiyorlar. siyaset bilimi ögrencilerini diger üniversite ögrencilerinden ayiran temel bir fark vardir. bana göre, düsünce tarihi, siyaset felsefesi gibi dersleri hakkini vererek takip etmis ögrencilerin en önemli kazanimi, karsilarindaki insanin ne zaman sacmalamaya basladigini, kavramlari ne zaman birbirine karistirmaya, kendini ne zaman tekrar etmeye basladigini hemen anlayabilmeleridir. diyorum ki keske ankara siyasal'daki arkadaslar bu iki akademisyen sifati da tasiyan isme söz hakki verselerdi, o zaman burhan kuzu'nun yumurta yagmuruna tutmadan, dertlesebilecekleri, tartisabilecekleri bir adam oldugunu görme sanslari da olurdu. süheyl batum'u dinlemis olsaydilar eminim amfiyi bir an evvel terk edeceklerdi. su anda mülkiye'de okuyor olsaydim, burhan kuzu'yu dinler, süheyl batum gelince amfiden cikardim. yumurta firlatarak insanlari konusturmamak, ya da hic dinlemeksizin defolun gidin demek benim aklimin alabilecegi bir protesto yolu degil, düsünün bir de serde siyaset bilimci olmak var.
0 Comments:
Post a Comment
<< Home