Friday, November 21, 2008

issiz adam

bir roman kahramanin 'gercekten' yasamasi ve bizim onun 'gercekligine' inanmamiz, söyledigi sözler kadar o sözleri yasaminin bir parcasi olarak da görebilmemize baglidir. bir film kahramani icin de ayni önerme gecerlidir, sayet bir yönetmen olarak siz, karakterinize bir söz söyletir ve onun yasamiyla söyledigi sözler arasinda iliski kuramazsaniz, karakteriniz yarim bir yasam sürer.

cagan irmak'in issiz adam filmindeki karakterler de bir seyler söyleyen ancak söyledikleri sözleri yasamlariyla bütünlestiremeyen karakterler. böyle olunca, filmin karakterlerine inanmak da güclesiyor. onlarin zayifliklarini, gücsüzlüklerini ve bu güçsüzlükleri örtmek adina yasadiklari travmalari gözlemliyorsunuz ama karakter kendi gücsüzlügüyle sizin yüzlestiginiz kadar bile yüzlesmiyorsa bir eksiklik duygusuna kapiliyorsunuz. bir karakterin bocalamalarina, yasadigi inisli cikisli ruh hallerine, krizlerine ve acinasi caresizligine taniklik ediyorsunuz ve soruyorsunuz, bu adam bu hale nasil geldi, basindan neler gecti, olmak isteyip de olamadigi biri mi vardi, neydi onu öylesine korkutan ve 'cilgin kalabaliklardan uzak' tutan sey. siz hep bu soruyu tasirken zihninizde bir anda bitiveriyor film ve elinizde hala ayni sorular.

diyecegim o ki, beni tatmin etmedi film, yasanan aska inanmadim, biraz daha iddiali ve kiskirtici bir laf etmek gerekirse bu filmdeki aska inanma ihtimali, insanin okudugu romanlarin sayisiyla ters orantilidir.

son söz olarak sunu söyleyeyim, sayet 'issiz adam' filmin sonunda annesine sarilsaydi, aglardim.

0 Comments:

Post a Comment

<< Home

cool hit counter