Thursday, December 04, 2008

yesil

süleymaniye camii'nin tam karsisinda buldum kendimi.
zamanini kaybetmis bir hava, önümde genis bir taslik, tek basima oturuyorum, soguk ve cansiz.
dar bir kapi, arkasinda yükselen yesiller, kosup gecmeli su dar kapidan, kucaklamali beni agaclar ve yesillere sarmali yasami.

2 Comments:

Anonymous Anonymous said...

yıllar önce karaköy perşembe pazarında ısmarladığım bir işin bitirilmesini beklemek zorunda kalmıştım.perşembe pazarı karanlık ve dar sokakları ile bana depresif gelen bir mekan.ama bir yandan da her çeşit işin yapıldığı atelyeleri ile canlı, sanki eski loncalarda olduğu gibi eski bir ruhun yaşadığı beni kendisine çeken bir yer.ısmarladığım işin atelyede bitirilmesini beklerken beni değişik hislere sokan bu sokaklarda dolaşmıştım. yağmurlu gri bir hava vardı ama yürümeyi sevimsiz bir hale getirecek kadar yoğun olmayan bir yağmur yağmaktaydı.zamanın geçmesini beklerken sokaklar birbirine eklendi. ama kendime duraksayacak bir yer bulamamıştım.yürüdükçe ve üşüdükçe havanın girliği içime işledi.yürüyerek kule dibine geldiğimde oturulacak her yerin ıslak olması değildi orada duraksamama engel.çok açıklıktı.etrafıma bir çerçeve istiyordum sanki.sanki biraz daha sokulgan bir yer arıyordum.tekrardan aşağıya perşembe pazarında doğru indim. daha önceden çok kez önünden geçtiğim arap camii böylesine bir yermiş gibi geldi.daha önceden kapısından baktığımda bile içimi bir loşluğun sardığı, araya sıkışmışlığı ile kasvetli bir yer olarak aklımda kalan bir mekandı arap camii.hatta o güne değin avlusuna hiç girmiş miydim hatırlamıyorum.ama o an için uygun bir yer gibi gelmişti.yağmur olmasaydı, içeride cemaat olsaydı yine girmezdim herhalde.avludaki beton bir setin, çiçeklikti sanırım, üzerine oturdum.içimden ağlamak geldi sebepsiz.belki de grilikten.belki de hissedilen ama bilinmeyen bir sebepten.içimdeki griliği akıttım.çok kısa bir zaman sonra da beklediğim işin tamamlanma saati gelmişti. hala arap camii veya camiiler tedirgin bir loşluk yaratır içimde.

2:12 AM  
Blogger Melmoth said...

en olmadik zamanlarda, ruhumuz bir cagriya kulak veriyor. yasamin hizli akisi ansizin yavaslamaya basliyor ve kendimizi bir sonsuzlugun icinde buluyoruz. bir camiinin karsisindayiz ve artik bizim icin önemli diye bir sey yok, artik biz de önemli degiliz, yasamimizin icinde ciddiye alip, ugruna cefalar cektiklerimiz de önemli degil. o yuzden aglamaya basliyoruz, bizi kollarina almis sonsuzlugun kudretini her yanimizda hissettigimiz icin, tevekkul icinde, huzur bulmak icin agliyoruz. bir yanimizda yasam var, bir yanimizda sonsuzluk ve iste biz o camiiye yaklastigimizda ve oradan yükselen sesi duydugumuzda sonsuzluga daha yakiniz.

benim o günkü ruh halimi benden daha iyi anlatan yorumunuz icin cok tesekkur ederim.

2:41 AM  

Post a Comment

<< Home

cool hit counter