Thursday, March 20, 2008

kierkegaard ve tesadüf

kierkegaard'in pek fazla alintilanmayan, belki biraz gözardi edilmis ancak benim icin hayli degerli olan bir sözü vardir. soyle der "sokakta gördügüm genc bir kizin selamina 100 dolar veririm, bir partide karsima cikip elimi sikan genc bir kiza ise 10 dolar bile vermem."

kierkegaard'in partide elini sikacak kiza 10 dolari bile cok gormesini neye yorabilir, neyle aciklayabiliriz dersiniz. belki de gücü her seyi etkilemeye yeten o büyülü sözcügü yani tesadüfü kullanarak bir yere varabiliriz.

toplumsal yapilar ve her türlü toplumsallasma bicimi cesitli birimlerin kaliplasmis davranislarinin tekrarina dayanir. kisiler, kurumlar ve toplumsal yasamin icindeki diger tüm aktörler, rollerini bir uyum ve süreklilik icinde ifa ederek sistemin devamliligina hizmet ederler. bu noktada, insanlari biraraya getirerek, onlari birbirleriyle etkilesime sokma amaciyla düzenlenen bir partinin de kurumsallasmis bir yapiya dönüstügünü söylemek yanlis olmayacaktir zira bu parti icin belirli bir gruba davet yapilacak, parti süresince gerceklesecek etkinlikler belirlenecek, kisaca kendi icinde kuralli bir yapi olusturulacaktir. peki kuralli bir yapinin icinde, her seyin önceden belirlenmis ve öngörülmüs oldugu bir yerde tesadüften söz etmek ne kadar mümkündür.

dogan hizlan bir roportajinda davetlere gitmeden evvel katilacak olanlarin listesini istedigini, davete listeye göre katilip katilmayacagina karar verdigini söylemisti. bir sürprizin hoslugunun ne demek oldugunu asla bilemeyecek olan dogan hizlan icin üzülmüstüm dogrusu. ne var ki, partilerin ve davetlerin gercegi budur, cevredeki insanlarin kimligine ulasmak an meselesidir, cogu insan birbirleriyle ya tanisiyorlardir ya da tanismak icin (belirlenmis bir amac icin) oradadirlar. sanirim boyle partilerdeki tanismalarin hicbir ilginc, zarif ve siirsel bir tarafi yoktur.

kierkegaard'in bir partide karsisina gelip elini sikacak kiza yüz vermeyisinin altinda da tesadüflere, tesadüflerin cekiciligine, akil almazligina bazen sacmaligina ve anlasilmazligina inanmis bir adamin tutumu vardir.

kierkegaard sokakta gördügü, nereden gelip nereye gittigini bilmedigi ve bir daha görüp göremeyecegi belli olmayan genc bir kizin selaminin icinde bulunan zahmetli ve inisli cikisli bir seruveni, bir partinin ezberlenmis yapisi icinde kolaylikla tanisabilecegi bir kiza tercih eder.

ve son olarak sunu söylemek isterim, kierkegaard haz dolu bir gönül iliskisinde tesadüfün yerine öylesine inaniyordu ki genc bir kizin ismini kendi agzindan degil de isminin bas harflerinin islenmis oldugu mendilden tesadüfen ögrenmek istiyordu. sanirim bu bilgi ondan en basta yaptigim alintinin da en kisa aciklamasi.

2 Comments:

Blogger Unknown said...

Warburg:"Aradığın kitap her vakit gereksinmeni en iyi karşılayacak olandır diye kural koyamazsın.Hemen yanındaki daha doğru bir seçim olabilir."

Tesadüflerin doğurduğu doğallığa ve planları alt üst etmesine bayılıyorum.Şu hayatı o kadar ciddiye alıp da planlarının dışına çıkmayan insanlardan hiç haz etmiyorum.
Tesadüfler güzeldir,güvenin...

3:07 PM  
Blogger Elsa said...

senin kierkegaarda söyle açsın azcık kesenin agzını, yüz dolarla on dolarla falan olmaz bu işler.

3:37 PM  

Post a Comment

<< Home

cool hit counter