Kazuo Ishiguro ve Avunamayanlar
epeydir 'avunamayanlar' üzerine bir seyler yazmayi düsünsem de nereden nasil baslayacagima bir türlü karar veremeyince derli toplu bir seyler cikmadi ortaya. nasil bir histi avunamayanlari okumak diye sorarsaniz, alacakaranlikta, biraz tedirgin, hizli hizli yürümek gibiydi diyebilirim. romanin zaman örgüsü öylesine ustalikla kurulmus ki olaylarin yavas yavas mi yoksa hizlica mi gectigini kestirememek bitimsiz bir heyecan verdi bana.
mr.ryder, ünlü bir piyanist, resital vermek üzere kucuk bir kente gelir ve onunla beraber resitalin verilecegi persembe gecesini beklemeye baslariz. bu kücük kentte ne kadar insan varsa persembe gecesini beklemektedir, herkesin persembe gününe dair bir umudu, beklentisi vardir. hepsi icin dogru gece, her seyin güzelleserek degisecegi persembe gecesidir ve persembe gecesinden sonra ne kendilerinin ne de kentin gelecegi eskisi gibi olacaktir. mr.ryder, kente gelisinden itibaren el üstünde tutulur, onu tanimayan, ona saygi göstermeyen, persembe gecesi yapacagi konusmayi heyecanla beklemeyen tek bir kisi yoktur. bu anlattigim kadarki bölümü romanin bir katmani olarak kabul edelim.
mr. ryder sehirde gecirdigi kisa sürede pek cok kisiyle karsilasir, karsilastiklari mr. ryder'in gecmisidir. sokakta yürürken ansizin biri dokunur omuzuna, karsisinda cocukluk arkadasini bulur. attigi her adimda, baktigi her yüzde, gectigi her sokakta cocukluguna dair, gecmisine dair izler bulur mr. ryder, cogu zaman bunlari yadirgamaz bile, iste romanin bu katmani düsle gercegin belirsizlestigi bir alanda gecer. kazuo ishiguro'nun ustaligi da esas bu bölümde ortaya cikar.
romani daha fazla anlatmayayim ancak okuyacak olanlar icin bir iki ipucu vereyim, mr. ryder'in sehirdeki en büyük yardimcisi olacak, persembe gecesinin hazirlayicisi, otel müdürü mr.hoffman'a ve onun piyanist olma hevesindeki genc ogluna dikkat edin, bu iki isim mr. ryder'a öylesine yakinlar ki...
kazuo ishiguro, günümüzün okunmasi gereken yazarlarindan biri kuskusuz. gecenlerde edebiyat yazilari yayinlanan murat belge de aynen boyle soyluyor. ne var ki, bu roman icin, avunamayanlar icin ayni düsüncede degil. "sürekli bir kasvet icinde geciyor, bu edebiyati sevmiyorum." diyerek özetliyor düsüncelerini yazisinda. söylememe gerek var mi bilmiyorum ama avunamayanlar, murat belge'nin yaptigi gibi iki cümleyle gecistirilerek hafife alinacak bir roman degil.
avunamayanlar, son zamanlarda okudugum en güzel romandi.
mr.ryder, ünlü bir piyanist, resital vermek üzere kucuk bir kente gelir ve onunla beraber resitalin verilecegi persembe gecesini beklemeye baslariz. bu kücük kentte ne kadar insan varsa persembe gecesini beklemektedir, herkesin persembe gününe dair bir umudu, beklentisi vardir. hepsi icin dogru gece, her seyin güzelleserek degisecegi persembe gecesidir ve persembe gecesinden sonra ne kendilerinin ne de kentin gelecegi eskisi gibi olacaktir. mr.ryder, kente gelisinden itibaren el üstünde tutulur, onu tanimayan, ona saygi göstermeyen, persembe gecesi yapacagi konusmayi heyecanla beklemeyen tek bir kisi yoktur. bu anlattigim kadarki bölümü romanin bir katmani olarak kabul edelim.
mr. ryder sehirde gecirdigi kisa sürede pek cok kisiyle karsilasir, karsilastiklari mr. ryder'in gecmisidir. sokakta yürürken ansizin biri dokunur omuzuna, karsisinda cocukluk arkadasini bulur. attigi her adimda, baktigi her yüzde, gectigi her sokakta cocukluguna dair, gecmisine dair izler bulur mr. ryder, cogu zaman bunlari yadirgamaz bile, iste romanin bu katmani düsle gercegin belirsizlestigi bir alanda gecer. kazuo ishiguro'nun ustaligi da esas bu bölümde ortaya cikar.
romani daha fazla anlatmayayim ancak okuyacak olanlar icin bir iki ipucu vereyim, mr. ryder'in sehirdeki en büyük yardimcisi olacak, persembe gecesinin hazirlayicisi, otel müdürü mr.hoffman'a ve onun piyanist olma hevesindeki genc ogluna dikkat edin, bu iki isim mr. ryder'a öylesine yakinlar ki...
kazuo ishiguro, günümüzün okunmasi gereken yazarlarindan biri kuskusuz. gecenlerde edebiyat yazilari yayinlanan murat belge de aynen boyle soyluyor. ne var ki, bu roman icin, avunamayanlar icin ayni düsüncede degil. "sürekli bir kasvet icinde geciyor, bu edebiyati sevmiyorum." diyerek özetliyor düsüncelerini yazisinda. söylememe gerek var mi bilmiyorum ama avunamayanlar, murat belge'nin yaptigi gibi iki cümleyle gecistirilerek hafife alinacak bir roman degil.
avunamayanlar, son zamanlarda okudugum en güzel romandi.
2 Comments:
konusu beni de çok çekti,özellikle sürekli "kendinden" birileriyle karşılaşması kısmı...
not aldım, okuyacağım..
düsle gercegin arasindaki sinirin bulaniklasmasini seviyorsaniz, bu kitabi da tahmin ediyorum seveceksiniz. okuduktan sonra düsüncelerinizi duymak isterim.
Post a Comment
<< Home