ah hakki vah hakki
senelerdir bütün kitapcilarda ilk bakista gördügüm, korsan tezgahlarina hic bakmadigim halde gozume ilisen, sahhaflarda arayan soranlar sayesinde isittigim bir kitap var, olasiliksiz. dün aksam kitabin yazarini gordum televizyonda, adam fawer. kitaplarim hicbir ülkede türkiye'de oldugundan daha populer olmadi diyordu. bunca zaman bende hicbir merak uyandirmayan kitap, yazarinin bu sözlerinden sonra dikkatimi cekti. neden bu kitap türkiye'de bu kadar populer oldu merak ettim dogrusu, bu konuda kitabi okumus birileri beni aydinlatirsa sevinirim.
yazarin katildigi programin konuklarindan birisi de hakki devrim üstadimizdi. sordugu bilgece sorularla yazarin dusunce dunyasini anlamamiza fevkalade yardimci oldu.
ilk sorusu : Aldous Huxley'i taniyor musunuz?
aradan 15 - 20 dakika gecer, bu sürede yazarin yasamindaki bazi dönüm noktalarina deginilir ve hakki devrim ikinci sorusunu sorar:
Robert Merle'i taniyor musunuz? (bundan baska sorusu olmadigini da eklemistir.)
gectigimiz günlerde bir yazisinda, toplumca bir kitabi, bir filmi soyle agiz tadiyla birakin etraflica tartismayi konusamadigimizdan yakiniyordu hakki devrim. ben de katilmistim onun bu serzenisine. hakki devrim'in bir edebi tartismadan, bir sohbetin hoslugundan anladigi sey sanmiyorum ki karsimizda buldugumuz bir yazara aklimiza geliveren iki yazari sormak olsun.
sözün özü, bazen sessiz kalmak, gelisiguzel iki laf etmekten ya da iki soru sormaktan iyidir, hakki devrim icin bile böyledir.
yazarin katildigi programin konuklarindan birisi de hakki devrim üstadimizdi. sordugu bilgece sorularla yazarin dusunce dunyasini anlamamiza fevkalade yardimci oldu.
ilk sorusu : Aldous Huxley'i taniyor musunuz?
aradan 15 - 20 dakika gecer, bu sürede yazarin yasamindaki bazi dönüm noktalarina deginilir ve hakki devrim ikinci sorusunu sorar:
Robert Merle'i taniyor musunuz? (bundan baska sorusu olmadigini da eklemistir.)
gectigimiz günlerde bir yazisinda, toplumca bir kitabi, bir filmi soyle agiz tadiyla birakin etraflica tartismayi konusamadigimizdan yakiniyordu hakki devrim. ben de katilmistim onun bu serzenisine. hakki devrim'in bir edebi tartismadan, bir sohbetin hoslugundan anladigi sey sanmiyorum ki karsimizda buldugumuz bir yazara aklimiza geliveren iki yazari sormak olsun.
sözün özü, bazen sessiz kalmak, gelisiguzel iki laf etmekten ya da iki soru sormaktan iyidir, hakki devrim icin bile böyledir.
4 Comments:
bu yazının başlığı espri anlayışınızı yansıtıyor bence.
Olasılıksız'ı anlattığım bir yazım vardı. Blog'uma aktarmadım, ama sizin için aktarırım vizelerimden sonra. O programı kaçırdım ne yazık ki, ama Ankara'ya gelecekmiş Adam Fawer, onu kaçırmayacağımı biliyorum.
sakaci kadin, siz de az sakaci degilsiniz.
can,
tesekkurler, bekliyorum yazini.
olasılıksız kütüphanemde okunmayı bekliyor,umarım bir şeyler yazdıracak etkiyi yapar bende.aksi halde elden ele gördüğüm kitaplara itibar etmeme huyuma bir geri dönüş yapacağım.
hakkı devrim den hiç hoşlanamıyorum.
Post a Comment
<< Home