Wednesday, May 09, 2007

peçorin

sevgili peçorin,

seninle tanistigimiz zamani animsamiyorum. tanistigimizda senin yasadiklarina benzer seyler yasayacagimi tahmin bile edemezdim. benim icin en az gozlerimle gordugum, tanidigim insanlar kadar gercektin. belki onlardan daha bile sahiciydi senin duygularin ve yasadiklarin. benim icin fazlasiyla korkak biriydin ilk tanistigimizda, rahatsiz olmustum senden, senin kahraman olabilecegine hic inanmamistim. yara almak pahasina, dusup parcalanmak pahasina yasamaya, sevmeye, asik olmaya hep seni tanidiktan sonra karar verdim. belki de senin yapamadiklarini yapmak istiyordum, bilmiyorum.

seni sevenler sana bir katilden bile daha kotu oldugunu soylediler, bu sozlere hic kirilmayacagini oyle magrur bir edayla soylemistin ki nasil kirilmayacagini, neden kirilmayacagini anlayamamistim. aradan bunca zaman gecti, bazen igrenc, bazen alcak, bazen kaba-saba bir insan oldugumu duydum. kirilmadim ve neden kirilmadigimi sadece sen biliyorsun peçorin.

aldirissiz, kayitsiz, kararsiz ve duslerle dolu yasaminin sonunda bitkindin, yasadigin her seye inancini yitirmistin. senin karamsarligina cogu zaman yaklassam da en iyi hislerimin yuregimin derinliklerinde kaybolup gitmesini istemiyorum.

1 Comments:

Blogger Elsa said...

sevgili peçorinin dostu melmoth,

ben sadece bana iyi davranılsın istiyorum, başka bişey değil. yediğimiz dalgalardan sonra uzak yerlere savruluyoruz. ama ben küçükken denizin dalgasında oyun oynardım, tek eglencem buydu. hem sen de hiç denize girip dalgadan atlamaca oynamadın mı. şimdi buraya sana mektup yazdıgım için utanıyorum, muhtemelen sen de istemezdin. ama kaba-sakal sözünü benden duyduguna eminim. o kelimeyi görüp de üstüme alınmasam olmazdı, daha dün sana ne demek oldugunu uzun uzun anlatmaya çalıştım. bizim okulda steplerdeyken. az sonra gidip cümbüşte göbek atacagımızı, ayrılırken usulca öpüşecegimizi o an bilmiyordum, yani daha farklı olacak hissindeydim.
peçorinin kim oldugunu öğrenmek için hemen sözlüğü açtım, kadınları sevmem onları küçümserim diyen biri çıktı daha ilk entryden. aslında belki sen bilmezsin ama kadınlar genelde böyle erkekleri sever. daha zor olmalarına ragmen, daha zevkli gelirler. elde etme savaşı yatmaz mı bir yerden sonra kadın-erkek ilişkilerinde. iyelik eklerini sevişimiz de kullanışımız da bu yüzden değil mi. elde etmek böylesine ruhumuzdan olmasaydı, aldatmak diye bir kavram bile ortaya çıkmazdı. kandırmak çıkardı en fazla. ben de isterdim ki, aslında, ilişki anlayışımız böylesine rahat olsun. sahiplenmek kötüyken, zaten ilişki adını duyunca tüyleri diken diken olan bundan çok fena korkan bir küçükken, sen gel de şimdi ilgisizlikten yakın! bunlar da benim bugune kadar oluşmuş doğama tersti aslında. ben hangi arada bu noktaya geldim bilemiyorum ki. sadece biraz pembe dizi ilişkisi yaşamak, biraz da cemal süreyanın şiirlerindeki gibi aşklardan bulmak istemiştim. hani sizin hiç babanız öldü mü diye bir şiir yazmış, ama o sırada adam babasını kaybetmemiş, yine de en güzel şiirlerinden birisi odur ya. benimki de böyle bi hikaye olsun istemiş olabilir miyim. fazla hırslı, iddialı değilim, en güzel yemegi yiyeyim, en güzel kıyafeti giyeyim, en güzel içkiyi içeyim en güzel mekana gideyim en popüler ben olayım en başarılı ben olayım diye de bir hırsım istegim de olmadı ki. olsun da istemezdim asla. ama galiba benim de var kendime göre isteklerim hırslarım. istediklerim gercek olsun istiyorum sadece, arzuladıgım herseyi o an yaşamak. bu bazen bir adamı değiştirmeye kadar varabiliyor işte, sen biliyorsun. eşsiz kar taneleri değiliz diyen palahniuka karşı, eşsiz kar tanesi olmak istemiş olabilirim. ne kadar safça değil mi? evet ben de farkediyorum, içine gömüldüğüm büyük bir hayal kırıklıgım ve isteksizliğim var şuan. ne desem manasız geliyor, dün gece sana yazmaya başladıgım mektubu da yırtıp çöpe atacagım. ve belki birazdan bu komenti de yok edecegim, kim bilir.

az önce ne yiyecegimizi konuştuk ve kaç bira içecegimiz üzerinde anlaşmaya vardık. bu arada ben bunu yazdım. bugun canım senle içki içmek istedi oysa daha dün az görüşmeye karar vermiştik. yine de içimden geleni söyledim sana, sen yola çıktın. duble çizburger yiyip, brainstorm dinleyelim, bu arada bol bol da hayal kuralım. bence bizi yaşatan tek şey hayaller, ve şuan o hayallerden eksildik. hani dedin ya dün, belki o eski günlerdeki halimiz geri döneriz diye, o zaman serada ekler yemek bile bir hayaldi. şimdi ne kaldı, söylesene? hayal kırıklıgı kalmasın en azından, güzel şeyler yüreğinin derinliğinde kaybolup gitsin ben de istemiyorum, inan bana.

4:00 PM  

Post a Comment

<< Home

cool hit counter