Friday, December 08, 2006

Bilardo


Scorsese'nin ' The color of money ' filmi beni alip lise yillarina, tutkuyla bilardo oynadigim yillara goturdu biraz once. ne zaman kafam kizsa, tepem atsa solugu bilardo salonlarinda alirdim. saatler gecirirdim bilardo oynarak, rahatlardim, istakayi elime aldigim zaman yasam dururdu sanki. gel zaman git zaman bilardo salonlarinin mudavimleri arasina bile yerlesmistim.
masal okumaktan ne kadar haz aliyorsam bilardodan da o kadar haz aliyordum lise yillarinda. hele hele yaz aylarinda bilardocuda gecirdigim saatlerin haddi hesabi olmazdi. salonda oynayacak insan kalmadiginda 2 - 3 arkadas birbirimizle oynamaya baslardik gece gec saatlere kadar bir yandan bira icerek sohbet ederek.
bilardo oynayanlari gozlemlemek, onlarin hal ve tavirlarinin oyunun gidisati icindeki degisimlerini incelemek en az oynamak kadar haz verirdi bana. salonda kendime gore gozlemleyebildigim insan hallerini eve geldigimde hemen not alirdim.
bilardoyu sanki kendileri icat etmis gibi oynayan oyuncular vardi mesela. ( bazen ben de boyle havaya girerdim ) topu istedikleri delige gonderemedikleri zaman yasadiklari hayal kirikligi gorulmeye degerdi. en sakin gorunen oyuncularin bile bir topu yanlis delige soktuklarinda deliye donduklerini gormustum. oyle degisken bir durumdu ki bir top sonra iyi bir vurus yapinca dunyanin en mutlu insani oluyorlardi.
daha sonralari yasam ve bilardo arasinda baglar kurmaya baslamistim, top deligin agzinda olsa bile deligin icinde degildi, gercekleseceginden zerre kadar kusku duymadigimiz seyler gercek olmuyordu, topu belli bir delige atmak icin niyetleniyordun ama top gidip baska bir delige girebiliyordu. yasam ve toplar bizimle dalga geciyordu..

0 Comments:

Post a Comment

<< Home

cool hit counter